Akşener: Depreme hazırlık yapmayanlar felaketin sorumlusudur
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Yaşanan felaketin sorumlusu depreme hazırlanmayanlardır. Kurallara ve yasalara aykırı bina yapanlar, yapılmasına izin verenler, yapılanları affedenler. Bir imar affı var ve meydana gelen felaketten destek veren müteahhitleri besleyenler sorumludur.”
Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısında konuştu. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesinin üzerinden 61 gün geçtiğini hatırlatan Akşener, “Bu 61 günde adaletsizlik derinleşti. Hukuksuzluk daha da aşikar hale geldi. Kibir normalleşti. Daha önce de bu kürsüden söyledim, ’14 Mayıs’a kadar her konuşmamda Sayın Erdoğan’a bire bir soru soracağım’ dedim. Peki haksızlığa boyun eğmeye devam edecek misiniz Haksızlığa boyun eğmeye devam edecek misiniz Haksızlığa karşı çıkmaya devam edecek misiniz Yargının görevi herkesin bildiği gerçekleri saklamak değil, o gerçeklere herkesten önce ulaşmaktır. ve gerçeği ortaya çıkar. sorun değil” dedi.
Akşener, Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlere de değinerek, “Devletin neden olduğu büyük felaketin yüreğimizde açtığı yara her geçen gün daha da belirginleşiyor. Maalesef yaşadığımız büyük felaketi her artçı sarsıntıda hatırlıyoruz. hazırlıksız.Türkiye’yi yönetenlerin can güvenliğimizi nasıl umursamadıklarını hatırlıyoruz.Kendini devletin yerine koyanlara ne kadar güvenmediğimizi hatırlıyoruz.Peki bu güvensizliğe sebep olanlar ne yapıyor?Devam ediyorlar sorumluluktan kaçmak ama bizim hissettiklerimizi tek bir devlet yetkilisi, tek bir siyasetçi ve hatta tek bir bürokrat bile hissetmiyor. oysa yaşanan felaketin sorumlusu depreme hazırlanmayanlardır. af dileyenler, ve müteahhit arkadaşlara yemek yedirenler meydana gelen felaketten sorumludur.Milletimize ‘ev’ gibi bir ‘mezar’ yapılmasında menfaati olan herkes bundan sorumludur. felakete dön. Kendini sorumlu hissedenler ne yapıyor? istifa ettiler. Kanun önünde hesap verirler. Yani görev ve sorumluluklarını yerine getirirler. Sorumlulardan beklenen de budur” dedi. Bu, ahlakın ve erdemin gereğidir. Bir hükümdarın vatandaşlarına vedası; istifa ederek, sorumlu tutarak ve sorumluları görevden alarak. Bunları yapmamak ve helallik istemek halkla ilişkiler kampanyasından başka bir şey değildir. Bir siyasetçi televizyon karşısında yaptığı konuşmayla milletiyle vedalaşmaz. Siyasetçiler milletleriyle sandıkta vedalaşıyor. Helal alacağınıza göre; O vakte gelmeden aziz milletimizin huzuruna sandığı getirecek, bir o kadar da helallik isteyeceksiniz. Sandığı getireceksin, milletimiz sana ne diyecek göreceksin. Televizyonlardan bu kadar esmek mümkün değil. Halep oradaysa senin tahtın buradadır. Helal alacağınızdan eminseniz; O zaman hemen sandığı getireceksin.” Bizimkiler 20 gündür çadır bekliyor. Kızılay ise ambarında çadır stoklayıp satıyor. Bu bir çeşit küfür olabilir mi? ‘Soğan patates stokluyorlar’ diye depoları bastınız, milleti suçladınız, ‘terörist’ ilan ettiniz. Şimdi çadır stoklayan Kızılay’a ne dersiniz? depoyu çadırlara el koyalım Kızılay reisini ‘Stokçu’ diye mi çıkaracaksınız Kızılay’ı kötü gün dostu biliriz peki Ak-Kızılay ne yaptı milletimizin tam bir belada olduğu bir günde , milletimizin soğuktan donduğu bir günde, bütün Türkiye seferber olduğu bir günde, milletin alnının teriyle emanet ettiği helal yardımını utanmadan ticaret şirketi olarak satışa çıkardı. ülkeler hiçbir karşılık beklemeden arama kurtarma ekipleri gönderdi. Düşmanlar harekete geçip yardıma koşarken kötülendiler. ‘Akıl oğlu’ dediklerimiz milyarlarca liralık yardım parası topladı. Ancak bu ülkenin Kızılayı utanmadan kendi vatandaşına çadır sattı. 85 milyon tek yürek oldu. Ama bu ülkenin Kızılay’ı kendi vatandaşına çadır sattı” dedi. “Bazen apoletlerden vazgeçmek gerekiyor. Bugün bir yol ayrımında olduklarını kaydeden Akşener, “Bugün bir imtihanla karşı karşıyayız. ateşten. Bugün bir seçim yapmak zorundayız. Ya milletin yolunda başımız dik yürüyeceğiz ya da milletin geleceğini heba edenlere kumar masalarında fırsat vereceğiz. Ya ateşten bir gömlek giyip bu imtihandan geçeceğiz ya da gönülsüz küle gideceğiz. Ya Cumhuriyetin yeni yüzyılında yeni ve parlak bir tarih yazacağız ya da dayatmalara boyun eğip Türkiye’nin üzerine biçilen trajediyi en ön saflardan seyredeceğiz. ya beyaz zambaklara hayat vereceğiz; yoksa önümüze konulan gazap üzümleriyle yetineceğiz. Bu vesileyle, önümüzdeki bu ateşli imtihanı parti içi mesele veya makam sohbeti olarak görenlere seslenmek istiyorum. Herkes kendi üzerine almalı ve çok doğru düşünmelidir. ve kimse unutmasın; bazen gerçek bir komutan olmak için apoletlerden vazgeçmen gerekir. Gerçek bir çaba için önce kendinle barışmalısın. Küçük hesapları bırakıp büyük resmi, asıl tehlikeyi görmek gerekiyor. Seçimimiz dün belliydi ve kesinlikle bugün de öyle. Dün de yolumuz aynıydı, bugün de aynıydı” dedi.